27 Şubat 2012 Pazartesi

BİR GARİP ORHAN VELİ





Soğuk şubatın bu son günlerinde cama vuran damlalar, gökyüzünde uçuşan kar taneleri aklıma 1940’ları, ve İstanbul’u getirdi.. İstanbul deyince İstanbul’u Dinliyorum gelir akla nedensiz.. İstanbul’u dinleten bir garip Orhan Veli…

Her zaman yaşayamadığı o geçmişe hayranlık duyan ben, o dönemlere ve o dönemlerin İstanbul’una da ayrı bir hasret ve özlem duyuyorum, hiç solumasam da.. Ve o dönemlerin simge isimlerinden, Türk şiirinde devrim yaratan kişi gelir aklıma..

Bir garip Orhan Veli…

Sait Faik Orhan Veli’yi şöyle tanımlarmış, “İki incecik bacak, kısaca bir trençkot, kanarya sarısı bir kaşkol, üçgen bir yüz, şişirlmiş bir göğse benzeyen bir sırt, denebilirse ergenlik bozuğu bir yüz : İşte görünüşte Orhan Veli.. J

Ama Orhan Veli şiirde devrimi yaratacak kadar kısa bir ömre sahip olmuş ve 36 yaşında gitmiş bu dünyadan.. Ve şunları söylemiş yaşamak için;

Biliyorum, kolay değil yaşamak,
Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
Yan gelebilmek Çamlıca tepesine...
Bin türlü mavi akar Boğaz'dan-
Her şeyi unutabilmek maviler içinde.

Kolay değil yaşamak Orhan Veli.. Hele senden yaklaşık 70 yıl sonra.. Hiç değil! Yar üstüne türkülerimiz yok mesela,, geceleri korkumuzdan yıldız ışığında dolaşamıyoruz.. Gündüzleri güneşi göremiyoruz, gün ışığında ısınmak ne hacet! Çamlıca’ya gidemiyoruz, ki bir kere dahi gitmemiş birisiyiz.. Ve her şeye rağmen o eşsiz güzel Boğaz’dan bin türlü mavi akmıyor,, tek mavi var, çamur ve zehir mavisi.. Zira sen oldukça şanslıydın Orhan Veli,, hem bu dizeleri yazarken hem o dönemde yaşarken.. Ve fakat hala maviler içinde her şeyi unutabiliyoruz!

Belki yaşamanın da ölmenin zor olduğunu söylerken özgürlüğün kıymetini hepimizden daha iyi biliyordun.:

Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin
……..

Heeey
Ne duruyorsun be, at kendini denize:
Geride bekliyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, Her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere... 

Orhan Veli ile ilginç bir anekdot vardır ki, Milli Eğitim Bakanlığı’nda tercüman olarak çalışırken Fransızca’dan çeviriler yapar. Hasan Ali Yücel’in yerine Şemsettin Sirer gelince havanın bozulduğu söylenir ve Orhan Veli dayanamaz tek dilekçe ile istifa eder; “İşimden affımı saygılarımla rica ederim”

Yine ilginç ve sevimli bir anekdot şöyledir;  Orhan Veli askerliğinde medeni durumunu şöyle yazar; “Çok aşık oldum, ama hiç evlenmedim” :)

14 Kasım 1950’de ayrılır dinlediği güzel İstanbul’dan.. Ve artık gökyüzünde dinlemeye başlar İstanbul’u..

Orhan Veli’ye söylemek isterdim, fakat bunu o yaptı: “Her şeyi söylemek mümkün… Anlatamıyorum!! “

26 Şubat 2012 Pazar


Yazıyordum, az önce, bıraktım.. Mumlarıma üfledim.. Söndüler... Alevle birlikte yazılarda uçtu...