26 Nisan 2012 Perşembe

Şehrin Tiyatrosu Artık Ona Emanet


İstanbul Şehir Tiyatroları'nda yeni yönetmelik ile birlikte gelen kriz günlerdir devam ediyor. Önceki gün Taksim'de toplanan binlerce kişi "Şehrin Tiyatrosu Yok Edilemez,  Korkuya Karşı Özgür Tiyatro" şeklinde yeni yönetmeliğe tepki gösterdi.. Eyleme şehir tiyatrolarında birçok oyunda izlediğim tiyatrocular, dizi oyuncuları da eşlik etti. Bütün bu tartışmalar arasında ise şehir tiyatrolarına yeni genel sanat yönetmeni atandı.. Herkes bu konuda tedirgin iken atanan kişinin şehir tiyatroları bünyesinde 24 yıldır çalışan bir isim olması ise yüreklere su serpti..


İstanbul Şehir Tiyatroları Yeni Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin ile yaşananları ve bundan sonraki süreci konuştuk. Bugünkü AKŞAM Gazetesi'nde çıkan söyleşi alt tarafta mevcut..

Yeni Sanat Yönetmeni Şahin, şehir tiyatrolarının içinden gelen bir isim olduğu için, herşeye oldukça hakim.. Alınan yeni karar ve yönetmelik ile ilgili kesin konuşmaktan kaçınıyor çünkü kendisi de bu süreci yaşayarak göreceklerini söylüyor. Tiyatro kuramları dersi vereni, şehir tiyatrolarında 1988'den beri genel sanat yönetmeni yardımcılığı, baş dramaturgluk görevi yürüten birisinin atanması hepimizin tedirginliğini büyük ölçüde azalttı. Zira Şahin tepkilerin ana hedefinden olan edebi kurulun karar verici olduğunu fakat oyunların, repertuarların seçimindeki ana mekanizmanın kendileri olduğunu söylüyor. Edebi kurul çok beğendiğiniz, severek seçtiğiniz bir oyuna onay vermezse ne yapacaksınız sorusuna ise, "İkna edeceğiz, olacak" şeklinde yanıt vererek soru işaretlerimizi ortadan kaldırıyor.

Şahin'in, Bu sezon İstanbul Devlet Tiyatrosu ve İstanbul Şehir Tiyatroları bünyesinde izlediğim 20 oyun arasında beni çok etkileyen, çok beğendiğim (ki hepsi mutheşem oyunlar ve sanatçılardı) birkaç oyun arasında 'Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi" adlı oyunu, oyunlaştıran kişi olduğunu öğrendiğim zaman ise süreci takip eden birisi olarak oldukça rahatladım. Zaten görüştüğümüz sanatçılar, eski sanat yönetmenlerinin de Şahin ile ilgili bir tedirginlikleri yok.. Hepsi kendisine başarı dileklerini iletti.. Fakat böyle bir değişiklik, yeni bir yönetmelik gerekli miydi sorusu ise hala kafalarda cevaplanmış değil.

Biz de seyirciler olarak, oyunları beğeni ve ilgi ile takip eden kişiler olarak süreci onlar ile birlikte yaşayacağız. Perdeler hiç kapanmasın!

MUHAFAZAKAR SANAT DİYE BİRŞEY OLAMAZ


Muhafazakar sanat diye bir şey olamaz

İstanbul Şehir Tiyatroları'ndaki yönetmelik krizinin ardından genel sanat yönetmeni olan Şahin, muhafazakar sanatı mümkün görmüyor. Şahin'e göre herkes kendi inancıyla, ideolojisiyle sanata bakar ama sanat o olmak zorunda değil.

Seray ŞAHİNLER / İSTANBUL

İstanbul Şehir Tiyatroları'ndaki yönetmelik krizinin ardından atanan ve topa tutulan yeni genel sanat yönetmeni Hilmi Zafer Şahin AKŞAM'a konuştu. Şehir tiyatrolarında 24 yıldır çalışan Şahin, yeni dönemde genç yazarlara ve Türk oyunlarına yer vereceğini söyledi. 

TEPKİ BANA DA YANSIDI: Yönetmelik benim bu görevi kabul etmemden önce meydana geldi. Doğal olarak yönetmeliğe tepki gündemdeydi. Dolayısıyla bana da tepkiler oldu.

YENİ YAZARLAR OLACAK: Temel düşüncem yeni yazar, yeni oyun, bizde hiç oynanmamış oyunların merkezde olduğu ama Türk klasiklerini de atlamayan bir repertuar. Dünya klasiklerinden sahnelenen, seyircinin ilgiyle izlediği oyunlar zaten mevcut. Bu yıl yeni yazarlara olanak tanımak istiyoruz. 

SHAKESPEARE VE İNCİL: Tiyatro kuramları dersi okutuyorum, böyle bir kavrama asla rastlamadım. Ortaçağın muhafazakarlığının bu kadar yürüdüğü Avrupa sanatında bile böyle bir kavram ne geldi, ne geçti. Mufakazakar sanat diye birşey mümkün olamaz. Shakespeare okuduğunuz zaman isterseniz içinden İncil'i çıkarırsınız, ama Shakespeare'in yapıtı İncil için yazılmıştır diyemezsiniz.  

İKİLEME GİRERSEK KÖTÜ: Şeyh Galip'i, Mevlana'yı muhafazakar denen o mantık içinde nasıl değerlendirebiliriz? Bugün Mevlana'nın durduğu yer yalnızca İslam kültürünün değil, dünya kültürünün bir parçası. Oradaki dizeler asla bir dinin, düşünce, ideoloji ve inanç biçiminin asla karşılığı değil. Böyle bir şey olamaz. İyi bir Mevlana, Şeyh Galip oyunu gelirse kesinlikle oynanır. Şeyh Galip üzerine biz oyun oynadık, Mevlana üzerine devlet tiyatrosunun oyunlar oynadığını biliyoruz. Sağ-sol ikileminin içine girdiysek çok kötü. Herkes kendi inancıyla, ideolojisiyle sanata bakar ama sanat o olmak zorunda değil.  

İKNA EDECEĞİZ: Biz, repertuarı belirleyip, edebi kurula sunduktan sonra onları ikna edeceğiz. Edebi kurulun belirleyeceği oyunlar, zaten genel sanat yönetmenlerinin, dramaturgların gönderdiği edebi heyetten onay almış oyunların içinden gerçekleşecek. Bunu genel sanat yönetmeni saptayacak. Onların yalnızca önerileri olacak.

O OYUN REPERTUARDA: Tartışma konusu olan 'Günlük Müstehcen Sırlar', şu anda repertuardan kaldırılmış değil. O oyunla ilgili bir yönetim kurulu kararı, sanat yönetmeni iradesi yok. Eleştiriyi getiren insanların önemli bir bölümünün oyunu seyretmediklerini biliyoruz. Yalnızca adından yola çıkarak değerlendirmeler yaptılar. Bu benim çok doğru bulmadığım, bir sanatçıya, tiyatro eleştirmenine, gazeteciye, bilim insanına asla yakışmayan bir şey.

EMEKÇİYİM, GİDERİM: Ben hep 1 Mayıs'a gittim. Demokratik kitle örgütlerinden, benzer arka planı olan bir düşünceden geliyorum. 1 Mayıs bir emek bayramı ve ben tiyatro çalışanıyım. Bu yalnızca bizim gelip geçici bir görevimiz. Bütün herkes için hak olan önemli olan hiçbirşeyi tartışmam. Emekle ilgili herkes orada olmalıdır.