11 Mart 2013 Pazartesi



SARAJEVO İZLENİMLERİ

Biraz geç kalmış olsam da gezip gördüklerimi yazmaya karar verdim. Geçtiğimiz hafta bir basın toplantısı için Bosna- Hersek’in başkanti Saraybosna’ya yani Sarajevo’ya gittim. Yaşatılanlarla insanlık tarihinin en yakın utanç noktasına..
Beklediğimden çok daha keyifli geçen Saraybosna izlenimlerini paylaşıyorum..

Havaalanı şehir merkezine 15- 20 dakikalık bir mesafede. Şehrin biraz dışında diyebiliriz. Uçaktan şehir merkezine kadar olan yol boyunca size verilen tek mesaj var. “Biz büyük acılar çektikBunu anlatmak için hiçbir şey yapmamış Saraybosnalılar. Sadece yol boyunca uzanan ve kurşunlanan bütün binaları bu gerçeği unutmamak ve unutturmamak için tekrardan yapmamışlar.. Binaların dış cepheleri hala delik.


Otelimiz şehir merkezindeydi. Bu yüzden fazlasıyla gezme fırsatımız oldu. Saraybosna'nın en ilginç ve  belki de en güzel yanı hem Osmanlı hem Orta Avrupa kültürüne sahip olması. Bunu çok belirgin bir şekilde gözlemleyebiliyorsunuz. Şehir merkezinin bir yanı tamamen Osmanlı. Türkiye’de dahi bu kadar belirgin Osmanlı izleri taşıyan yer yok. Burada kervansaraylardan kalıntılar, camiler, çeşmeler, bakırcılar, küçük dükkanlar yer alıyor. Sokaklar daracık ve sizi sürekli aynı meydana çıkarıyor.

                                         


Şehrin diğer yarısının büyük çoğunluğunu ise Avusturya-Macaristan yapmış. Bu caddelerde yürüdüğünüzde çağdaş Avrupa’yı gözlemleyebildiğiniz gibi caddelerin arasında birden karşınıza çıkan katedraller, kiliseler de size o kültürü fazlasıyla hissettiriyor. Bu yüzden Sarajevo’nun çok çok çok büyük bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Yüzde 75’i Müslüman olan kentte büyük acılar çekilmesine rağmen 3 din de barış içerisinde yaşamını sürdürüyor. Tur rehberimiz “Biz burada Avrupa’nın Kudusü diyoruz” dedi. 300 metrelik bir alan içerisinde Cami, Kilise, Sinagogları gördükçe hemfikir oluyorsunuz.




Otelimizin bulunduğu sokağın hemen başındaki yer ise dünya siyasi tarihinde çok önemli yere sahip. Burası 1. Dünya Savaşı’nın başladığı, ya da başlamasına yol açan, fitili ateşleyen yer. Tarih kitaplarında okuduğumuz Avusturya- Macaristan veliahtı Ferdinand’ın 1914 yılında Sırp öğrencisi Gavrilo Princip tarafından vurulduğu yer. Veliaht hamile olan eşiyle birlikte akşam yemeği için konakladığımız Otel Europa’ya gidiyormuş. Caddeden köşeyi döndükten sonra burada kendisini bekleyen Princip tarafından eşi ile birlikte vurularak öldürülmüş. Bu da bütün dünyayı hem siyasi hem sosyal olarak dönüştüren o savaşın başlama noktası olmuş;
İşte o yer; 
Bunca olan biten arasında beni en çok etkileyen ise“Sarajevo Gülü” oldu. Caddede yürürken birden küçük kırmızı işaretlere rastlıyorsunuz. Kafanızı kaldırdığınızda ise savaş döneminde oraya bir bomba atıldığını ve 10-15 ya da daha fazla kişinin öldüğünü ve bu kişilerin isimlerinin yazılı olduğuna tanık oluyorsunuz. İnsanın kanını donduran çok ince bir ayrıntı. Bu kadar yakın tarihte böyle büyük bir savaş, böyle büyük yıkım ve katliam.. 
                   Sarajevolular bunları hem kendileri unutmak istemiyor hem de insanlığa unutturmak istemiyor.. Haklılar da.. 1992-1995 yılları arasında 11 binden fazla insan hayatını kaybetmiş bu kentte. Hayatını kaybedenlerin cenazelerini kaldıran yakınları da bombalanmış, kurşuna dizilmiş.. Nasıl bir zulümdür ki ölüleriyle vedalaşma hakkı bile tanınmamış. İnsanlar bu yüzden savaşta kaybettikleri yakınlarını gece yarısından sonra defnetmeye başlamış.
                  Diğer bir etkileyici nokta ise Tünel Spasa. Bosnalılar savaş yılları boyunca şehirde yemek, ilaç vb. ihtiyaçları bitince bunları karşılamak için bir tünel kazmışlar. Ve bu tünel şehir kuşatma altındayken havaalanı ile bağlantı sağlayan tek yermiş. 

             Şehir merkezinden uzakta olan bu tüneli ziyaret ettiğimizde her yer oldukça sessiz ve hava çok soğuktu. Tüneli ziyaret ettikten sonra düz bir alana doğru yürüdüm. O kadar sessizdi ki, sanki bu şehre hala daha savaş hakimmiş gibi hissettim. Tünelin üstündeki küçük müzede ziyaretçi defteri yer alıyor. Buraya yazdığım ve bu güzel insanlara söyleyebileceğim belki de tek cümle “ Allah bu acıları bir daha yaşatmasın!”



Not: Saraybosna’ya gitmişken Mostar Köprüsü’ne gitmedik mi? Hayır gitmedik :) Bulunduğumuz yere iki saat mesafedeki o güzel yeri maalesef göremedim. O da bir dahaki sefere :)