Osmanlı’nın son dönemleri, cumhuriyetin ilk dönemlerinde yaşayan bir ailenin hayatı nasıldı? SALT, bu döneme ışık tutan bir sergiyle sanatseverlerle buluşuyor. Ece Zerman’ın yüksek tezinden yola çıkarak oluşturduğu “Arşivi Parçalamak: Bir Osmanlı Ailesinde Temsil, Kimlik Hafıza” projesinde, Said Bey’in kişisel arşivi. Çeyizler, lavanta kokulu parfümler, kitaplar, ajandalar sizi 1900’lerin başına götürecek…
Said Bey bir politikacı değil. Yazar, sanatçı ya da sporcu
da değil. 1865 yılında doğup, 1928 yılında hayatını kaybeden önce Osmanlı sonra
da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Mekteb-i Sultani yani Galatasaray Lisesi’nin
ilk mezunlarından. Kendi okulunda bir dönem hocalık yapmış, sarayda tercüman
olarak çalışmış herhangi biri. Her
gününü ajandasına not alan, sinemaya giden, çocuklarına Fransızca dersleri
verdiren, piyano çalan bir entelektüel. Said Bey’in hayatına dair her şey
kızının torunu Hatice Gonnet Bağana tarafından bugüne dek özenle ve saklandı.
Belki de Hitit uzmanı olmasından kaynaklı, dedesine ait her belgeyi korudu. Geç
Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyet’e geçiş döneminde yaşayan bir ailenin
yaşamöyküsünü, bugünün insanıyla buluşturmak için de elindeki her şeyi SALT
Araştırma’ya bağışladı.
SALT, beşinci ‘Açık Arşiv’ sergisinde geç Osmanlı döneminden
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarına uzanan bir serüveni anlatıyor. Genç
tarihçi Ece Zerman Paris’te yüksek lisans tezini hazırlarken Osmanlı ailesinin
hayatını merak ediyor. Bu serginin hikayesi tam da burada başlıyor. 2009’da
Hatice Gonnet BBağana ile tanışıyor ve Said Bey’in aile hayatına dair tüm
belgeleri incelemeye başlıyor.
‘Arşivi Parçalamak:
Bir Osmanlı Ailesinde Temsil, Kimlik, Hafıza’ adlı sergi, Said Bey’in arşivinin
1900-1940 yılları arasındaki dönemine odaklanıyor. Sergi karmaşık bir geçiş
sürecinde bir ailenin kendisini yazı, fotoğraf, anlatı, müzik ve nesnelerle
nasıl ifade ve temsil ettiğini anlamaya çalışıyor. Aile üyelerinin kendi
hafızlarını nasıl oluşturduğunu ve sakladığını, bu hafızanın erken cumhuriyetin
kurulmakta olan ulusal anlatısıyla nasıl iç içe geçtiğini, kendi sınırlarını
çizerek kimliklerini nasıl kurguladığını ve kimleri birer öteki olarak bu
sınırların dışında bıraktığını inceleme fırsatı sağlıyor.
ÇOCUKLARA BONBON, EVE TERLİK
Biyografik sergilerde genellikle ünlü isimlerin günlük
hayatından kıyafetleri, kullandığı eşyaları, yazdıklarını görürüz. Fakat o
dönemde yaşayan insanların gerçek hayatında neler vardı, nelerle ilgileniyorlardı,
neler satın alıyorlardı. Belki de ilk kez bu sergide göreceksiniz. Said Bey’in
günlükleri çok meşhur. Her gün ne olduysa, ne satın aldıysa hepsini
günlüklerinde yazmış. ‘Bugün çocuklara bonbon aldım. Esvap aldık, terlik
aldık.’ ‘Kayınvalidemin cenazesini defnettik. Şu kadar da para harcadık’ gibi
gün be gün yaşadıkları ne varsa hepsi günlüklerinde yazıyor.