10 Şubat 2014 Pazartesi

Bugünü yakalayan bir isim: Suat Derviş



Acımasız olduğumuz isimlerden bir tanesi de Suat Derviş. Hem edebiyatımızda iyi eserler, başarılı romanlar üretmesi, hem de ilk ‘kadın yazar’larımızdan olması onu bugün önemli bir yerde konumlandırmaya yetmiyor maalesef...

Bunca zaman içinde Suat Derviş nasıl unutuldu nasıl unutturuldu bilmiyorum. Fakat İthaki Yayınları sayesinde bir zamanların ‘çok satanların’ın bugüne dönüşü arasına yerleşti. Yayınevi eylül ayından itibaren Derviş’in ,’Fosforlu Cevriye’, ‘Hiç’, ‘Ankara Mahpusu’, ‘Kara Kitap’  gibi kitapları peşi sıra yayımlayarak güzel bir işe el attı.

Derviş ilk kadın yazarlarımızdan, döneminin oldukça ilerisinde... Böylece edebiyat dünyasına geri döndü bir bakıma. Yazara ilgi büyük. Kadın dünyasını en şaşırtıcı detaylarına kadar anlattığı için bugün sadece yazmak için yazılan ve kadın dünyasını anlattığını iddia eden ‘eserler’in yanında Derviş’e de ‘ilgi gösterilmeye’ başlandı. Bugün Suat Derviş’in yeniden gündeme gelmesini, bu işin mimarlarına sordum. İşte yanıtlar: 

FOSFORLU CEVRİYE ETKİSİ

Bülent Dervişoğlu  Suat Derviş’in bugün hayatta olan yakınlarından. Yazarın hakları onda. Amerika’da yaşıyor. Ve halasını şu sözlerle anlatıyor: “Suat Derviş’in Fosforlu Cevriye eseri Türk yaşam ve karakterine çok uygun ve okuyanın kolayca anlam verebileceği bir hayatı anlatır. Eserin Türk sinema filmi olarak çevrilmiş olması da bu eserin popülaritesini arttırdığı için halk arasında en çok bilinen eser olmuş. Diğer eserlerinin giderek yayımlanmakta olması okurların artık Suat Derviş'in sadece edebi anlamı olan yapıtlarına değil sosyal konulardaki görüşlerine de merak saldığını gösteriyor.”

ARAŞTIRMACILAR ONDAN YARARLANMALI

Bülent Dervişoğlu’nun ilginç bir de tespiti var. Yazarın sosyolojik gözlemdeki başarısı için şunları söylüyor: “Bugünkü buluşmanın hızlanması için Suat Derviş’in hayatta iken yazdığı ve belirttiği fikirlerin bugünkü güncel konularda da geçerli olduğunu gösteren örnekler vermek yararlı olur. Zamanımızın yazar ve sosyal araştırmacıları Suat Derviş’ten bugünkü olaylar çerçevesinde yararlanmaya başladıkça Suat Derviş’in fikirlerine alaka artacaktır. Su anda Suat Derviş sanki fikirleri sadece geçmişte geçerli ama bugün için geçerli olmayan zarif, hazin eserler yazan bir edebiyatçı görünümünde sunulmakta. Suat Derviş’ten bahis ederken onu güncel olarak görmek yararlı olacaktır.”

HAK ETTİĞİ İLGİYİ GÖRMÜYOR

Dervişoğlu yazara olan ilginin de yeterli olmadığını belirtiyor:  “Suat Derviş hak ettiği ilgiyi görmüyor. (Kitaplarının yeniden yayınlanması bu konuda faydalı olacaktır). Sadece kitapları değil kitaplarından alıntılar ve/veya yazıları, gazete ve mecmualarda güncel konu ile ilgili bir durumu izah etmek için yeniden sunulabilinir. Özel yaşamında bana en çok tesir etmiş olan, ve birçok şekilde de bana tesirleri olmuş özelliği kendi düşüncelerine olan hürmeti ve onların doğrultusunda hareket etme çabası/arzusu. Yazılarında ifade ettiği fikirleri ve yaşamı tamamen paralel gitmiş olmasına rağmen ilk yazısı kendisinin haberi olmadan yayımlanınca çok kızmış olması onun hem kendi fikirlerine verdiği kıymeti hem de fikirlerini ille de etrafa yayıp kabul ettirme ihtiyacı olmadığını gösterir.

KADINI ELE ALMAYA ÇALIŞAN İLK KADIN

Kitabınbugün yeniden basılmasını sağlayan İthaki Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Öz’e Suat Derviş’i yeniden yayımlama kararının gerekçesini sordum. Yanıtı şöyle: “İlk kitabı 1920 yılında (Kara Kitap) yayınlanan ve 1972 yılındaki ölümüne dek geçen zaman zarfında, sürekli yazıyla iç içe geçen bir öykü Suat Derviş'inki. Cumhuriyetle yaşıt bir yazarlık serüveniyle karşı karşıyayız. Hikaye, şiir, roman, deneme dahil edebi türlerin çoğuyla haşır neşir ve aynı zamanda gazeteci… Sosyalist ve feminist. Bugünlerde iyice gün yüzüne çıkan “kadın sorunu”nun ve ataerkinin tüm veçhelerini erkenden yapıtlarında ele almaya çalışan ilk kadın yazar. Yani ne iktidar ne de muhalefet hazzetmiş ondan. Kaçınılmaz olarak kanondan dışlanmış da biri. Yapıtlarının derli toplu bir basımı dahi gerçekleştirilmemiş. İşte bu nedenlerle yapıtlarını yeniden yayınlamak ve tüm değerlerin yeniden tanımlanmasının zorunlu olduğu bu kavşakta Suat Derviş’i bugünün okur/yazarlarıyla buluşturmak istedik.”

ZAMAN VE MEKANIN ÇOK ÖTESİNDE

Ve yazarın her satırıyla birebir iç içe olan editörü atlamamak gerek. Uzun bir zaman sonunda Suat Derviş’in her kelimesindeydi kitap editörü Arzu Sarı. Bir hayli etkilendi. Bu etkileşimi de şu sözlerle anlatıyor: “Suat Derviş'in ismi yazar olarak genelde toplumcu gerçekçi yazarların arasında anılır. Oysa edebi anlamda en azından şimdiye dek ulaştığım eserlerini göz önünde bulunduracak olursam, Suat Derviş'in yazarlığını bir edebi türe dahil etmekte zorlanıyorum. Örneğin Ne Bir Ses... Ne Bir Nefes... gibi eserlerinde gotik edebiyatın izlerine rastlanıyor.Diğer taraftan kimi eserlerinde aşk temasıyla kadın olgusuna yer veriyor. Bir edebi türle sınırlandıramayacağım kadar çok konuda ve daha farklı bir bakış açısıyla yazdığını düşünüyorum eserlerini. Bununla birlikte eserlerinde bence genel olarak "insan"ı anlatır. Belki de bu yüzden eserlerinde hala kendime dair bir şeyler buluyorum, zamanın ve mekanın ötesine geçiyor.”