Acımasız olduğumuz isimlerden bir tanesi de Suat Derviş. Hem
edebiyatımızda iyi eserler, başarılı romanlar üretmesi, hem de ilk ‘kadın
yazar’larımızdan olması onu bugün önemli bir yerde konumlandırmaya yetmiyor
maalesef...
Bunca zaman içinde Suat Derviş nasıl unutuldu nasıl
unutturuldu bilmiyorum. Fakat İthaki Yayınları sayesinde bir zamanların ‘çok
satanların’ın bugüne dönüşü arasına yerleşti. Yayınevi eylül ayından itibaren
Derviş’in ,’Fosforlu Cevriye’, ‘Hiç’, ‘Ankara Mahpusu’, ‘Kara Kitap’ gibi kitapları peşi sıra yayımlayarak güzel
bir işe el attı.
Derviş ilk kadın yazarlarımızdan, döneminin oldukça ilerisinde...
Böylece edebiyat dünyasına geri döndü bir bakıma. Yazara ilgi büyük. Kadın
dünyasını en şaşırtıcı detaylarına kadar anlattığı için bugün sadece yazmak
için yazılan ve kadın dünyasını anlattığını iddia eden ‘eserler’in yanında Derviş’e
de ‘ilgi gösterilmeye’ başlandı. Bugün Suat Derviş’in yeniden gündeme
gelmesini, bu işin mimarlarına sordum. İşte yanıtlar:
FOSFORLU CEVRİYE ETKİSİ
Bülent Dervişoğlu
Suat Derviş’in bugün hayatta olan yakınlarından. Yazarın hakları onda.
Amerika’da yaşıyor. Ve halasını şu sözlerle anlatıyor: “Suat Derviş’in Fosforlu
Cevriye eseri Türk yaşam ve karakterine çok uygun ve okuyanın kolayca anlam
verebileceği bir hayatı anlatır. Eserin Türk sinema filmi olarak çevrilmiş
olması da bu eserin popülaritesini arttırdığı için halk arasında en çok bilinen
eser olmuş. Diğer eserlerinin giderek yayımlanmakta olması okurların artık Suat
Derviş'in sadece edebi anlamı olan yapıtlarına değil sosyal konulardaki
görüşlerine de merak saldığını gösteriyor.”
ARAŞTIRMACILAR ONDAN YARARLANMALI
Bülent Dervişoğlu’nun ilginç bir de tespiti var. Yazarın
sosyolojik gözlemdeki başarısı için şunları söylüyor: “Bugünkü buluşmanın
hızlanması için Suat Derviş’in hayatta iken yazdığı ve belirttiği fikirlerin
bugünkü güncel konularda da geçerli olduğunu gösteren örnekler vermek yararlı
olur. Zamanımızın yazar ve sosyal araştırmacıları Suat Derviş’ten bugünkü
olaylar çerçevesinde yararlanmaya başladıkça Suat Derviş’in fikirlerine alaka
artacaktır. Su anda Suat Derviş sanki fikirleri sadece geçmişte geçerli ama
bugün için geçerli olmayan zarif, hazin eserler yazan bir edebiyatçı
görünümünde sunulmakta. Suat Derviş’ten bahis ederken onu güncel olarak görmek
yararlı olacaktır.”
HAK ETTİĞİ İLGİYİ GÖRMÜYOR
Dervişoğlu yazara olan ilginin de yeterli olmadığını
belirtiyor: “Suat Derviş hak ettiği
ilgiyi görmüyor. (Kitaplarının yeniden yayınlanması bu konuda faydalı
olacaktır). Sadece kitapları değil kitaplarından alıntılar ve/veya yazıları,
gazete ve mecmualarda güncel konu ile ilgili bir durumu izah etmek için yeniden
sunulabilinir. Özel yaşamında bana en çok tesir etmiş olan, ve birçok şekilde
de bana tesirleri olmuş özelliği kendi düşüncelerine olan hürmeti ve onların
doğrultusunda hareket etme çabası/arzusu. Yazılarında ifade ettiği fikirleri ve
yaşamı tamamen paralel gitmiş olmasına rağmen ilk yazısı kendisinin haberi
olmadan yayımlanınca çok kızmış olması onun hem kendi fikirlerine verdiği kıymeti
hem de fikirlerini ille de etrafa yayıp kabul ettirme ihtiyacı olmadığını gösterir.
KADINI ELE ALMAYA ÇALIŞAN İLK KADIN
Kitabınbugün yeniden basılmasını sağlayan İthaki Yayınları
Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Öz’e Suat Derviş’i yeniden yayımlama kararının
gerekçesini sordum. Yanıtı şöyle: “İlk kitabı 1920 yılında (Kara Kitap)
yayınlanan ve 1972 yılındaki ölümüne dek geçen zaman zarfında, sürekli yazıyla
iç içe geçen bir öykü Suat Derviş'inki. Cumhuriyetle yaşıt bir yazarlık
serüveniyle karşı karşıyayız. Hikaye, şiir, roman, deneme dahil edebi türlerin
çoğuyla haşır neşir ve aynı zamanda gazeteci… Sosyalist ve feminist. Bugünlerde
iyice gün yüzüne çıkan “kadın sorunu”nun ve ataerkinin tüm veçhelerini erkenden
yapıtlarında ele almaya çalışan ilk kadın yazar. Yani ne iktidar ne de
muhalefet hazzetmiş ondan. Kaçınılmaz olarak kanondan dışlanmış da biri.
Yapıtlarının derli toplu bir basımı dahi gerçekleştirilmemiş. İşte bu
nedenlerle yapıtlarını yeniden yayınlamak ve tüm değerlerin yeniden
tanımlanmasının zorunlu olduğu bu kavşakta Suat Derviş’i bugünün
okur/yazarlarıyla buluşturmak istedik.”
ZAMAN VE MEKANIN ÇOK ÖTESİNDE
Ve yazarın her satırıyla birebir iç içe olan editörü
atlamamak gerek. Uzun bir zaman sonunda Suat Derviş’in her kelimesindeydi kitap
editörü Arzu Sarı. Bir hayli etkilendi. Bu etkileşimi de şu sözlerle anlatıyor:
“Suat Derviş'in ismi yazar olarak genelde toplumcu gerçekçi yazarların arasında
anılır. Oysa edebi anlamda en azından şimdiye dek ulaştığım eserlerini göz
önünde bulunduracak olursam, Suat Derviş'in yazarlığını bir edebi türe dahil
etmekte zorlanıyorum. Örneğin Ne Bir Ses... Ne Bir Nefes... gibi eserlerinde
gotik edebiyatın izlerine rastlanıyor.Diğer taraftan kimi eserlerinde aşk
temasıyla kadın olgusuna yer veriyor. Bir edebi türle sınırlandıramayacağım
kadar çok konuda ve daha farklı bir bakış açısıyla yazdığını düşünüyorum eserlerini.
Bununla birlikte eserlerinde bence genel olarak "insan"ı anlatır.
Belki de bu yüzden eserlerinde hala kendime dair bir şeyler buluyorum, zamanın
ve mekanın ötesine geçiyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder