5 Ağustos 2014 Salı

10. D Marin Klasik Müzik Festivali'nin ardından...





Türkiye’de ilk kez bir marinada düzenlenen klasik müzik etkinliği olan D-Marin Turgutreis Klasik Müzik Festivali bu yıl 10’uncu yaşını kutladı.

Açılışı 31 Temmuz akşamı Fazıl Say yaptı. Festival için özel verilen siparişte Fazıl Say, bir Ege efsanesin olan Hermias-Yunus Sırtındaki Çocuk’ta harikalar yarattı. Beklediğimden çok daha fazla bir etki yarattı bu eser…

Dostluk kelimesinin anlamını "yaşamaya" bu kadar çok ihtiyacımız olan bugünlerde, yanıtı en güzel Fazıl Say vermiş olsa gerek. Bulduğunuz ilk yerde izleyin derim. Fazıl Say, 3 efsaneyi bestelemek istiyormuş, birisi gerçekleşti, diğer ikisinin ne zaman ve nasıl olacağını şimdiden merak ediyorum.

Gelelim festivale… Doğuş Grubu tarafından Türkiye’de ilk kez bir marinada düzenlenen klasik müzik festivali olan D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali 10’uncu yılı geride bıraktı 2009’da Avrupa Festivaller Birliği’ne üye kabul edilen festivali 5 bin 500 kapasiteli alanda  bugüne kadar 140 bin müziksever izlemiş. 

Ben de ilk kez bu festivalde bulundum. Kış mevsiminde yatların alındığı çekçek alanı olarak kullanılan marina temmuz-ağustos(tarih değişebilir) bir klasik müzik festivali olarak muhteşem konserlere imza atıyor. Gerisini sanat yönetmeni Yücel Canyaran’dan dinledim…

*Klasik müzik alanında orkestralar, topluluklar var. Çeşitli etkinliklere de imza atıyorlar fakat yaz mevsiminde düzenlenen bir klasik müzik festivali 10 yılı geride bıraktı. Neler söylemek istersiniz?

Pek çok festival büyük bir hevesle başlatılıyor, maalesef düzenliliğini koruyarak devam edemiyor. Sanatsal etkinlikler destekçi veya destekçiler olmadan başlayamaz ve sürdürülemez. Bu anlamda Doğuş Grubu’nun 10 yıldır kurucu destekçiliğini üstlendiği bu festivalin, istikrarlı şekilde sürdürülebilmesini Türk müzik tarihi açısından çok anlamlı buluyorum. Ülkemizde sıklıkla çok sesli evrensel müzik elitist ya da dinlemesi zor bir müzik biçimi olarak algılanabiliyor. Festival ilk yıllarından itibaren evrensel müziğin herkes tarafından dinlenip sevilebileceğini benimsetmeyi ilke edinmiş. Festivalin amacı da özenle seçilmiş repertuarıyla müzikseverlere keyif alacakları ve beklentilerini karşılayacak bir etkinlik sunmaktır. Büyük bir mutlulukla; festivalin bu hedefini gerçekleştirdiğini söyleyebilirim.

*İstanbul’da ve diğer büyük şehirlerde yaz mevsiminde klasik müzik konserleri genelde çok seyirci çekmiyor. Turgutreis gibi bir tatil yerinde klasik müzik konserleri ve festivali düzenlemenin avantajı/dezavantajı nedir? Seyircileri nasıl çekiyorsunuz konserlere?

En büyük zorluk çekek alanında yoktan var edilen konser ortamını oluşturmak. Festivalde önce oldukça görkemli bir sahnenin kurulması; 5.000'i aşkın sandalyenin tek tek numaralandırılıp yerleştirilmesi, açık havada olduğumuz için olabilecek en mükemmel ses düzeninin kurulması… Bunlar seyircinin gördüğü tarafı; sahne arkasında ise sanatçıların ihtiyaçlarına uygun bir kulis alanı yaratılması çok önemli. Pek çok konser mekanında var olan şeyleri; bu alanda da hazır etmeniz ve mükemmel hizmet vermeniz gerekiyor. Aslına bakarsanız seyircileri konserlere müzik çekiyor, biz değil! Biz seyirciyle müziği en doğru şekilde, doğru repertuvarla buluşturmaya çabalıyoruz. Bir de bizim çok kazanmak istediğimiz kitle var ki; onlar tesadüfen ya da çekinerek konserlere gelenler.

İşte bu noktada çok büyük bir mutluluk duyuyoruz, çünkü o insanlar arasında "Neden daha önceki yıllarda gelip izlememişiz, kimleri kaçırmışız? Sıkılırız zannetmiştik oysa ne kadar sevdik!" diyenlere sıkça rastlıyoruz... İşte festivalin yola çıkış nedeni, amacı bu! Festivalin 10 yıldır müdavimi olan seyircilerimiz zaten bu dünyayı çok dikkatle takip edenler; yani hangi solist geliyor, hangi orkestra çalacak, dahası hangi şef yönetecek ve hangi eserler çalınacak... Bunları gerçekten kültür olarak benimsemiş ve okuyan, araştıran büyük bir izleyici kitlemiz var. Yeri geldiğinde eleştirilerini de paylaşıp bizim daha iyiye ulaşmamızı sağlıyorlar. Her zaman yanımızdalar ve bize güç veriyorlar. Bu vesile ile yıllardır festivalimizi takip eden ve bizi yalnız bırakmayan tüm seyircilerimize buradan çok teşekkür ediyoruz!

*Her yıl yurt dışından da sanatçılar ağırlıyorsunuz.. Festivalin 10.yılında yurt dışındaki farkındalığı ne durumda?

Evet haklısınız; yurt dışından pek çok solisti ve yabancı orkestrayı konuk ediyoruz. Gelenler dünyanın en iyileri arasında; yani tüm dünyanın gözü onlarda… Güzel olan ise festivalimize katılan sanatçılar bu büyülü ortamda, duygu yüklü ve coşku dolu Türk halkından ayrılırken zorlanıyor. "Yine davet edin, yine gelelim, burada olmaktan çok mutluyuz" diyorlar. Festivalden ve Türk izleyicisinden yurt dışında övgüyle bahsedildiğine tanık oluyoruz. Bunun yanı sıra pek çok önemli sanatçı ajansları festivalimizi takip ediyorlar.

*Konserlerden elde edilen gelir iki vâkıfa bağışlanacak. Festival bir sosyal sorumluluk projesine mi dönüşüyor? 

Festival ilk gününden itibaren sosyal sorumluluk projesi olarak yola çıkmış. İlk sosyal sorumluluğu evrensel müziği Türk halkına sevdirmek olmuş, daha sonra bunu yapmak için çok doğru bir yol haritası çizilmiş. Doğuş Grubu ilk yıllardan bu günlere; kar etmek şöyle dursun, masrafını dahi çıkartmayan sembolik fiyatlara halka bu konserleri izleme olanağı sunarak zaten büyük bir sosyal sorumluluk örneği gösteriyor. İlk yıllarda Anadolu'daki konservatuvarlarda enstrüman sahibi olamayan öğrencilere enstrüman bağışı yapılarak, daha sonra da tüm bilet gelirleri Tohum Otizm Vakfı ve Bodrum Sağlık Vakfı’na otizmli çocuklar ile ailelerine yönelik çeşitli projelerde kullanılmak üzere bağışlanıyor. Bu şekilde de sosyal sorumluluk taçlandırılmış oluyor. Sonuç olarak evrensel müzikle; evrensel mesajlar ve paylaşım yumağı her yıl biraz daha büyüyor!