2 Kasım 2014 Pazar

Tatlı hikayeler bunlar...



“…O yıllarda Eminönü’nden Galata’ya dolmuş kayıkları işlerdi. 5 kuruştu. 10 kuruşa iki kişi rahatlıkla geçerdi. Bir gün Eminönü’nde gezdiğimiz sırada bana, "Seni buradan karşıya geçireyim. Bir de köfte ısmarlayayım" dedi. Karşıya geçtik, bir köfteciye girdik. İsmi Hoşgör Köftecisi’ydi. Küçücük bir dükkândı. Orada bir de Mualla abla vardı. Köfte mi yapıyordu, hizmet mi ediyordu  hatırlayamıyorum. İşte onu hikâyeleştirdi. Tatlı hikâyeler bunlar. Oradaki kişiler sahici kişiler, olay da sahici bir olay.”

Bu sözler Hoşgör Köftecisi’nin yazarı, İstanbul şairi Orhan Veli Kanık’ın kız kardeşi Füruzan Yolyapan’a ait. Geçen yıl bir araya geldiğim Füruzan Hanım, bana bu kitabı hediye etti. Orhan Veli’nin ‘Size bu yazımda üç masalı bir balıkçı meyhanesinde gördüğüm bir dünyadan bahsedeceğim’ diye başladığı bu hikâyede anlatılan her şey, şairin hayatında tanık olduğu o keyifli anları bize de yaşatıyor.



Daha önce çeşitli derlemelerle Şairin İşi adlı düzyazılarında yer alan bu 6 hikâyeyi Yapı Kredi Yayınları yeniden değerlendirdi ve tek kitap altında topladı. Düz yazılarına çok aşina olmadığımız Orhan Veli’nin bu kısa öyküleri 1947-1950 yılları arasında kaleme alınmış. Şiirlerindeki o ‘doğallığı’ ve hikâyelerinde de görmek mümkün. Şiirlerini okuduğunuz zaman içinize gelen huzuru, öykülerini okuyunca da hissediyorsunuz. Orhan Veli karşınızda oturuyor ve size bir şeyler anlatıyor. Öykünün sonunda “Böyle bir vaka gerçekten olabilirdi, olmadı halbuki, hepsini ben uydurdum” diye okuru şaşırtıyor. 

Kitaptaki kimi öyküler, şiirlerini çağrıştırıyor: ‘Bir yıl deniz görmesem bir hoş olurum’ cümlesini okurken, şairin ‘Açsam Rüzgâra Yelkenimi’ şiiri geliyor akıllara. Bazı hikâyelerden Sait Faik, bazılarından Sabahattin Ali tadı alıyorsunuz. Muhtar Hasan ile Kara Hüsnü’nün kasaba düğünündeki kavgası ise şaşırtıyor. Çünkü siz Orhan Veli’yi ‘İstanbul şairi’ olarak tanıyorsunuz.

Orhan Veli’nin ölümünden sonra kâğıtları arasında bulunan, Bitlis Ermenisi olan Amerikalı yazar William Saroyan’ın da bir öyküsü yer alıyor. Yazarın ‘Love, Here Is My Hat’ adlı öyküsünün serbest çevirisi, 17 Kasım 1952’de Vatan Gazetesi’nde yayımlandı....

“Saadet nedir? Herkes saadeti tanımış mıdır bu dünyada? Bu meseleler üzerinde uzun uzun konuşmak mümkün. Kim bilir, belki ben de o zaman söylediklerimden vazgeçerim. Ama zaman zaman ben de kendimi mesut sansam ne çıkar?”