7 Mayıs 2011 Cumartesi

Bu Davet Bizim!


Merakla beklediğim oyuna sonunda gidebildim. Sıkı bir tiyatrosever olarak Ankara Devlet Tiyatrosu'nun "Memleketimden İnsan Manzaraları'ndan Onbir Tablo" adlı oyunun zevkle izledim. Tek kelimeyle büyülendim. Özellikle devlet tiyatroları oyunlarını ve oyuncuların performanslarını ayrı beğeniyorum zaten.

Salona girdiğimizde sahnenin arkasına yerleştirilmiş onbir farklı tablo ile karşılaştık. Bir de piyano vardı. Tek kişilik olan oyunda başrol ve tek rol Rüştü Asyalı'ya aitti. 40 yılı aşkın süredir devlet tiyatrosu oyuncusu olmak, seslendirmen olmanın farklılığını fazlasıyla hissettirdi bize..Nazım'ın yazdığı Memleketimden İnsan Manzaraları'nda 11 farklı hikaye seçilmiş ve bu hikayler tablolarla resmedilmiş. Asyalı o eşsiz sesiyle okurken hangi hikaye anlatılıyorsa o ışık o tablonun üzerinde yanıyor. Piyanist Cem İdiz de Asyalı'nın tonlamalarına göre ritmi belirliyor.

Beni ilk etapta en çok etkileyen Mehmetçik, Mehmet öyküsü demesi... Mehmetçik Mehmet " Açlık itten beter eder adamı" diyor. Tüylerimiz diken diken oluyor. Tabi salonun bir kısmı ve yanımdaki :) yi pek sarmıyor oyun. Takip edebilecekleri bir olay örgüsü bulamayınca sıkılıyor insanımız.

Tabloların birinde arkası dönük sarışın bir kız görüyorum. Ve merakla o tablonun hikayesini bekliyorum. Bir ip ve idamdan sonra asılı kalan bir bacak görülüyor. Ve sıra ona gelince anlıyoruz ki Nazım'ın "Tanya" sı tabloda anlatılan.."Zoe'ydi adı.. İsmim Tanya dedi onlara" diyor ve başlıyor anlatmaya..

Bu arada tabloların mimarının İbrahim Balaban olduğunu öğreniyorum .. Oyuna ağırlığını koyanlardan o da.. Harikalar yaratmış ...

Oyun boyunca anlatılan hikayelere göre Rüştü Asyalı'nın şiveleri değişiyor. Bazen Ege'li oluyor bazen Karadeniz'li..Hepsinin kimliğine bürünüyor adeta.. Adeta hayran bıraktırıyor kendisine..

Ve oyunun bitiminde ; 

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim.   ...... 

Nazım'ın DAVET'İ seslendiriliyor piyano eşliğinde...
Özetle Devlet Tiyatrolarına çok önem veriyorum Ve gerektiğiniden fazlasını hakeden bir kurum olduğuna inanıyorum..Her gittiğim oyun her izlediğim performans beni benden almaya yetiyor :) Trabzon'da kaldığım 3 yıl boyunca oyun olsa da gitsek diye bekler, tüm oyunlara giderdik.. İstanbul'a geri dönüşümle birlikte tiyatroların üstadlarını izlemek onların üstün performanslarına tanık olmak beni fazlasıyla mutlu ediyor..

1 yorum:

  1. eline sağlık Seray cım, bu değerli yazın ve yorumların için, umarım birgün devlet tiyatroları ve onlara emek verenler hakettiği yerde olurlar...

    YanıtlaSil