7 Kasım 2012 Çarşamba

O FEUERBACH !



İnsanın kendiyle baş başa kalıp, zihnini ve yüreğini harekete geçirdiği havalar, soğuk, yağmurlu, fırtınalı, karlı havalardır..Genelde.. İnsan daha fazla yazmak, daha fazla uyumak,daha keyifli kahve içmek ve kitap okumak ister. Herşeyi sindirerek yapmak ister. Dışarıdan gelen yağmur sesleri, rüzgar fısıltıları, hatta bazen derin bir sessizliğe bürünerek size bembeyaz bir dünya sunan kar taneleri bile yaptığınız her şeyde zevk almanıza başlı başına nedendir.

Bu girizgahtan sonra, dün izlediğim oyun hakkında kendi halimde bir şeyler yazacağım. 3 yıl öncesine kadar takip ettiğim Trabzon Devlet Tiyatrosu’nun “Ben Feuerbach” adlı oyunu turneye geldi. İstanbul seyircisiyle buluşan oyun kelimenin tam anlamıyla herkesi büyüledi.

Bunda kuşkusuz ki konunun ve güçlü metnin yanında sahnede harikalar yaratan, insana nefes almayı dahi unutturduğu Hakan Meriçlilerin büyük büyük katkısı var. 

Konu kısaca şöyle: Akıl hastanesinde yattıktan sonra sahneye geri dönen, perdenin önünde, ışığın altında o atmosferi tekrar yaşayan Feuerbach bir tiyatronun oyuncu seçmelerine katılıp rolü almaya uğraşır. Çünkü bu onun son şansıdır. İşte tam da bu noktada başlıyor her şey. İnişli çıkışlı ruh hali, derinlemesine psikolojik analiz gerektiren durumu… Herşey seyirciyi sahneye bağlıyor.. Muhteşem, ama muhteşem, olağanüstü bir sanat Meriçlilerin icra ettiği.. Etkilenmemek elde değil.. 

İnsan, sadece sanatta bencil değil. Muhteşem bir sanata tanık oluyorsanız her insanın mutlaka görmesini, aynı hislere ya da farklılarına kapılmasını o kadar çok istiyorsunuz ki.. tam da bu yüzden keşke bu oyun, benzeri oyunlar Türkiye’nin her yerinde sahnelenebilse. Merkezde ulaştığı insanlardan daha fazlasına o anları tanık edebilse..

Bir de şunu ekleyeyim hemen; Otoparka inerken bizim gibi aracının olduğu katı arayan Hakan Meriçliler ile karşılaştık. Ayaküstü de çok keyifli muhabbet ettik. Bu da bizi ayrıca mutlu etti :) Emeğine sağlık..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder