Dün akşam ben ve İstanbul için unutulmaz akşamlardan
birisiydi.. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası klasik müziğin en önemli isimlerinden Gustav Mahler’in 3. Senfoni’sinin İstanbul prömiyerini yaptı.
Mozart, Beethoven, Vivaldi, Chopin kadar aşina olmadığım
Mahler’i ben de ilk kez izledim. 1893-1896 yılları arasında yazılan eser
bambaşka bir havaya sahip. Klasik dönem bestecilerinin duygularından çok daha
farklılarına kapılıyorsunuz. Fakat tarifi biraz zor. İlk bölümde sadece
sanatsal bir çalışmayla mı karşı karşıyasınız yoksa hisleriniz de harekete
geçecek mi diye tedirgin oluyorsunuz. Fakat özellikle 2. bölümden sonra nerede
olduğunuz bile farkında olamıyorsunuz.
Senfoni 6 bölümden oluşuyor; Bunlar sırasıyla;
-Pan’ın uyanışı. Yazın gelişi.
-Çayırlıkta çiçeklerin bana anlattıkları
-Ormanda hayvanların bana anlattıkları
-İnsanın bana anlattıkları
-Meleklerin bana anlattıkları
-Aşkın bana anlattıkları
Bütün bunları dinlendikten sonra Mahler’i daha fazla
keşfetmem gerekiyor hissine kapıldım. Mozart, Beethoven ya da Vivaldi’yi dinlerken aşinalığınız verdiği tecrübeyle ne hissettiğini anlayabiliyor, aynısını siz de hissediyorsunuz.
Fakat Mahler’de bu biraz daha zor olsa gerek. Bariz olan tek şey ise doğaya
olan aşkı. Gözlerinizi kapatın ve şuan
bulunduğunuz yerden en uzağa, doğaya ulaşacağınız en yakın yere gidin. Yaklaşan
ölümü, doğumu, ve bugünü düşünün.
Elimizdeki notlara baktığımızda “Bu senfoni gerçek bir
doğasever olan Mahler’in bu sevgisinin müzikal anlatımıdır. Bestecinin en
önemli elçilerinden biri olan büyük orkestra şefi Bruno Walter, senfoninin
neredeyse tamamlanmış halini Mahler’den piyanoda dinlemek için 1896’da
bestecinin Alp Dağları’ndaki yazlık evini ziyaret etmiş. Sohbet ederken dağ
manzarasını seyre daldığı sırada Mahler kendisine, “Manzaraya bakmana gerek
yok, çünkü hepsini çoktan besteledim” demiş.
Hem 3. Senfoni’nin hem de Mahler’in özeti bu olsa gerek.
Beni etkileyen bir diğer bölüm de eserin 4.kısmı oldu. Bu bölümde
Mahler’in çok sevdiği Friedrich
Nietzsche’nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt”kitabından alıntılanan bölümde gece
karanlığı tasvir edilmiş;
Mezzosoprano Monica Groop’un yorumladığı metin şöyle;
Ey insan! Kulak ver!
Derin gece yarısı ne söyler?
Uyudum, uyudum,
Uyandım derin rüyalardan
Derindir dünya,
Daha derindir gündüzün düşündüğünden.
Derindir acısı,
Haz daha derindir yürek acısından
Acı der ki Git ve bit!'
Oysa tüm hazların istediği bengilik,
Derin mi derin bengilik!!
Derin gece yarısı ne söyler?
Uyudum, uyudum,
Uyandım derin rüyalardan
Derindir dünya,
Daha derindir gündüzün düşündüğünden.
Derindir acısı,
Haz daha derindir yürek acısından
Acı der ki Git ve bit!'
Oysa tüm hazların istediği bengilik,
Derin mi derin bengilik!!
Ve en önemli kısım :)
Türkiye’nin başına
gelebilecek en iyi şeylerden biri olan Borusan Filarmoni Orkestrası Genel Sanat
Yönetmeni ve Sürekli Şefi Sascha Goetzel.. Onu Beethoven 9. Senfonisi’nden
sonra bir kez daha canlı izlemek benim için büyük bir mutluluk.. Santa Cecilia Akademi Korosu ve Borusan Çocuk Korosu’na da bol alkış!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder