-HAYATIN PROVASI YOKTUR!
Uzun zamandır sinemaya olan uzaklığım muhteşem bir filmle
son buldu. Cuma günü vizyona giren “A Late Quartet – Son Konser” filminin öyküsünü
okuduğum zaman “Tamam, işte bu!” dedim ve dün akşam filmi izledim..
Kendimden birşeyler bulacağıma o kadar emindim ki, film kötü
olsa bile ben onu kendime göre formüle edecektim. Fakat tam da beklediğim gibi
çıktı. Filmin sonunda sizi ağlatmadan salondan göndermeyecek olan “A Late
Quartet”
*25 yıl önce genç ve heyecanlı bir kemancının teklifiyle bir
araya gelen 4 müzisyen… Sezonun ilk konserinde birlikteliklerinin 25. yılını
kutlamaya hazırlanır. Beethoven’ın eşsiz Opus.131’in provasını yaparken viyolonsel tınılarının grubu bozduğu fark edilir. Grubun en büyüğü Peter bir süre izin
isteyip çalışmalara ara verir ve apar topar doktora gider. Parkinson
hastalığına yakalanır, hareketleri yavaşlamaya başlar. Artık dörtlüde yer alamayacağını ve
konsere yetişemeyeceğini arkadaşlarına açıklar.. Filmin öyküsü tam da burada
başlıyor.
*Dörtlünün en genci Daniel ise grubun en genç
müzisyeni.. Robert ve Juliette’ın kızı
Alexandra’ya keman dersleri verir. Hiçbir zaman çalışını beğenmez ve ona
hep eksik olduğunu hissettirir. Egolu tavırları da Alexandra’yı ona daha çok
bağlar ve genç kız ile Daniel arasında aşk başlar. Bunu duyan anne-baba ile
Daniel’in arası açılır ve grupta ayrışmalar iyice belirginleşir. Füg iyice
dağılmış, 25 yıllık ilişkiler, duygular ve uyum iyice tükenmiştir.
*Bu sırada Parkinson hastası Peter, müzik okulunda öğrencilerine
anılarını anlatırken birden daha iyi çaldığını hisseder. Ve konser için
çalabileceğini arkadaşlarına açıklar. Beklenen gün gelir.. 25.yılın ilk konseri.. Ve burada
büyük bir sürpriz yaşanır.
Bir müzisyenin hayatı, herşeye rağmen her türlü
fedakarlıkla sadece çalma aşkı, evlilikteki tükenmişlik, grup içerisindeki
bastırılmışlık duygusuyla yaşanan hırslar, aşk, vefa, özlem… Hepsi bu filmde o
kadar iyi işlenmiş ki.. E üstüne bir de Beethoven, Rembrandt.. Gidiniz ! J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder